DÜNYA

Bosna Kasabı’na soykırım cezası

Bosna Soykırımının başlıca sorumlusu Radovan Karadzic'in yargılandığı davada mahkeme, bugün kararını açıkladı.

Hakim şimdiye kadar verdiği kararda, Karadzic'i Bosna'da 7 kasabada işlediği suçlarda soykırım izine rastlanmadığını sadece insanlığa karşı suç işlediğine kanaat getirdi.

Savaşın açtığı yaraları bir nebze olsun sarmak isteyen Bosnalı mağdurlar, adaletin geç de olsa tecelli etmesini ve Bosna savaşında suç piramidinin en üstünde yer alan Karadzic'in müebbet hapis cezasına çarptırılmasını bekliyor. Sırpların birçoğu tarafından "masum" ve "kahraman" olarak görülen Karadzic hakkında verilecek karar, Bosna'daki siyasi ve toplumsal dengeler açısından da hayati önem taşıyor.

Bosnalı Müslümanları sistematik bir şekilde öldürmekle suçlanan Karadzic, 11 ayrı davadan yargılanıyor. Bosna'daki savaşın (1992-1995) ardından uzun yıllar Dragan Dabic sahte kimliğiyle hayatına devam eden Karadzic, Sırbistan güvenlik güçlerinin operasyonunda 21 Temmuz 2008'de başkent Belgrad'da tutuklanmıştı.

Yakalandıktan sonra 30 Temmuz 2008'de yargılanmak üzere Lahey'deki uluslararası mahkemeye sevk edilen "Bosna Kasabı" lakaplı eski Sırp lider, 3 Mart 2009'da ise ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. Hakkındaki suçlamalara ilişkin açıklama yapmayan Karadzic'in avukatı, bu ilk duruşmada müvekkilinin kendisini "masum hissettiğini" aktarmıştı.

Aralarında soykırımın da bulunduğu 11 ayrı suçtan yargılanan Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic'ın katliama destek vermesi ve insanlığa karşı suç işlemesi sabit bulundu.

Radovan Karadzic, dünya tarihinin en büyük katliamlarından biri olan Srebrenitsa soykırımından suçlu bulundu. Karadzic 11 suçun 10'undan 40 yıl hapis cezası aldı

Srebrenitsa'nın 11 Temmuz 1995 yılında Sırp birliklerince işgalinin ardından soykırımdan kaçan kurbanların orman yolundan güvenli bölgeye ulaşmalarının, 21 yıl önce çekilen göz yaşartan görüntüleri ortaya çıktı.

Fotoğrafları çeken Ahmet Bayriç, acının ve hüznün sembolü olan fotoğraflarını Anadolu Ajansı ile paylaştı. Anlattıkları ise vicdan sahibi her insanın kanını donduracak cinstendi.

İnsanlık tarihindeki en büyük trajedilerden biri olarak kabul edilen ve 8 binin üzerinde Boşnak erkeğin katledildiği 11 Temmuz 1995 yılındaki Srebrenitsa soykırımından kaçan kurbanların orman yolundan güvenli bölge olan Tuzla şehrine ulaşmak üzere kullandıkları yolda yapılan umuda yolculuktu ''Ölüm Yürüyüşü''...

Güvenli bölge olan Tuzla şehri yakınları Nezuk köyüne doğru yola koyulan Boşnaklar'ı zorlu ve tehlikeli bir yolculuk bekliyordu. Mayınlarla ve uçurumlarla dolu bu yolda, Sırp askerler adeta insan avlıyordu. Yedi gün süren yürüyüşün ardından Nezuk köyüne sadece 3 bin 500 Boşnak ulaşabildi. Hayatta kalmayı başaranlar, bu insan avından nasıl sağ kaldıklarına inanamıyordu.

Sırp general Ratko Mladiç ve birliklerinin Srebrenitsa'yı ele geçirmesiyle, 7'den 70'e tüm Boşnak erkeklerinin katlinin emri verilmişti. Ev ev toplanan Boşnaklar'ın kimi ağır işkencelerin ardından, kimi ise çeşitli silahlarla öldürülüp toplu mezarlara gömülürken, sayıları 12 ila 15 bini bulan grup ise aynı tarihte kendileri için umuda yolculuk olan ''Ölüm Yürüyüşü''ne çıktı.

Bosna'daki savaştan önce Politika ve Oslobodjenje gazetelerinde fotomuhabirlik yapan Bayriç, bu zorlu yürüyüşten hayatta kalmayı başaran Boşnaklar'ın güvenli bölgeye ulaştıkları o anları görüntüleyen tek fotomuhabiriydi.

''O gün'' çektiği fotoğrafları Bayriç, ''o gün'' ve o gün çektiği fotoğraflardan hazırladığı ''Srebrenitsa Cehennem Yolu'' isimli monografi hakkında da açıklamada bulundu.

"BOSNA'DA YAŞANANLARI İÇİME SİNDİREMİYORDUM" Savaş başladığında ailesi ile birlikte Zvornik'ten önce Sırbistan'a, oradan da Avusturya'ya geçmeyi başaran Bayriç, burada iki ay kaldıktan sonra eşi ve iki çocuğunu burada bırakıp Bosna'ya geri döndüğünü söyledi.

''Döndüm, çünkü Bosna'da yaşananları içime sindiremiyordum'' diyen Bayriç, ''Eşim ve çocuklarım ağlıyordu, ancak dönmeliydim. Döndüğümde Zvornik'teki Halk Sekreteryası'na başvurdum. Beni Zvornik, Sapna ve güvenli bölgedeki basın merkezlerinde görevlendirdiler'' ifadesini kullandı.

Bayriç, çalıştığı Sapna'da bölgesel bir basın merkezi bulunduğunu belirterek, şunları anlattı: "Bosna Hersek Cumhuriyeti Ordusu'na bağlı İkinci Kolordu 1995 yılı Temmuz ayında Sapna'ya giden yolu ele geçirince, yabancı fotomuhabrileri ve gazeteciler Sapna'daki merkeze ulaşamadı. Böylelikle, Ölüm Yürüyüşü'ne katılanlar Boşnaklar'ın elindeki güvenli bölgeye ulaştıkları nokta olan Sapna'ya vardıkları anı sadece o gün ben görüntüleyebildim. O gün çektiğim fotoğrafları yabancı basın mensupları ile paylaşınca, Srebrenitsa'da yaşananlar dünya genelinde geniş yankı buldu.

"KORKUYORLARDI" Bayriç, Srebrenitsa soykırımından kaçan insanları ölüm yolunda görüntülediği anlara dair şunları söyledi: ''Gelen insanları bekliyordum. Burada onlara ilk yardımı orada yaşayan halk yapıyordu. O anlar gerçekten çok zordu. O tükenmiş insanlara bakmak acı veriyordu. Ulaştıklarında ne yemek ne de su arıyorlardı. Oğullar babalarını, babalar oğullarının varıp varmadığını soruyordu. Büyük çoğunluğu ağlıyordu. Kameraman arkadaşım Muhamed Kahrimanoviç ile bulunduğumuz yere ulaşanları karşıladık. Korkuyorlardı. Çünkü hala kimin bölgesinde olduklarını bilmiyorlardı. Hepsinin elinde ufak tefek çeşitli silah bulunuyordu. Sapna'daki Boşnak askerler onlara su ve yemek verdi. Hayatlarını ve sevdiklerinin hayatlarını kurtarabilmek için umut yolculuğuna çıkan grubun günler süren yolculuğu son bulmuştu."

O güne dair en duygusal anısını anlatan Bayriç, iki erkek kardeşin yedi gün boyunca diğer kardeşlerini sırtlarında taşıyarak güvenli bölgeye getirmesinin kendisini en çok etkileyen hikayelerden biri olduğunu söyledi.

Bayriç, ''Srebrenitsalı iki kardeş, yolculuğun başından beri diğer kardeşlerini sırtlarında güvenli bölgeye taşımıştı. Buraya vardıklarında ise kardeşlerinin çoktan öldüğünü fark ettiler. Feryatlar yükseldi'' şeklinde konuştu.

"ONLARIN HİKAYELERİ, KORKUNÇ HİKAYELERDİ" O gün fotoğraflarını çektiği bazı insanlarla 2009 yılında ''Kurtuluş Yoluyla'' isimli bir belgesel film de yaptığını ifade eden Bayriç, fotoğraflarındaki o insanların anlattığı hikayelerin son derece acılı olduğunu kaydetti.

Bayriç, sözlerine şöyle devam etti: ''Yol boyunca karşılaştıkları engeller, öldürülen insanlar, karşılarına çıkan zorluklar, arkalarında bırakmak zorunda kaldıkları ölüler... Tüm bunları düşününce hikayelerinin ne kadar dokunaklı olduğunun farkına varıyorsunuz. Onların hikayeleri, korkunç hikayelerdi. Ölüm Yürüyüşü'ne dair yeterince inceleme yapılmadığı görüşündeyim. Bu konu üzerine yeterince hikaye anlatılmadı. O insanlar, yaşadıklarını anlatırken bugün dahi aynı anları yaşıyor gibi hissediyorlar. Görüntülerdeki tek fark, 19 yıl önce zayıf, bitik halde olanların belgeselde çok daha iyi durumda olmaları.''

İçeriğinde fazla yazı olmayacak, çoğunluğu çektiği fotoğraflardan oluşacak bir monografi hazırladığını söyleyen Bayriç, yakın zamanda yayınlayacağı monografinin içeriğine dair de bilgi verdi.

Bayriç, amacının 19 yıl boyunca Srebrenitsa'da neler yaşandığını dünyaya göstermek olduğunu belirterek, monografide savaşın ardından Srebrenitsa'yı ziyaret eden tanınmış kişilerden Tuzla'da her ay protesto yapan Srebrenitsalı kadınlara, Potoçari Anıt Mezarlığı'nı ziyaret eden heyetlerden toplu cenaze törenlerine birçok karenin yer alacağını söyledi.

"ÖLÜM YÜRÜYÜŞÜ"NDEN "BARIŞ YÜRÜYÜŞÜ"NE Srebrenitsa'dan Tuzla'ya uzanan Ölüm Yürüyüşü'nün yapıldığı güzergahta, 15 yıldır binlerce insanın katılımıyla üç gün süren "Barış Yürüyüşü" organize ediliyor. Ölüm Yürüyüşünde hayatta kalmayı başaran Kemal Haydareviç'in hazırladığı harita güzergah olarak alınarak yapılan yürüyüşe, Bosna Hersek'in yanı sıra yurtdışından da yoğun katılım oluyor. Bu yılki yürüyüş de yarın Bosna Hersek'in yanı sıra Türkiye'den ve dünyanın çeşitli yerlerinden katılımcılarla yarın başlayacak. Yürüyüş, 11 Temmuz'da Srebrenitsa'daki Potoçari Şehitliği'nde sona erecek.