YAŞAM

Danimarkalıların mutluluk sırrı: Hygge

Danimarka 40 yılı aşkın bir süredir dünyanın en mutlu ülkeleri arasında seçiliyor. Bu mutluluğun sırlarından biri de son zamanlarda üzerine pek çok kitap yazılan, haber yapılan, hatta üniversitelerde ders olarak okutulmaya başlanan Danimarka’ya özgü "hygge" kavramı. Hygge nedir, nasıl yapılır bu yazıda.... ‘Hüga’ diye telaffuz edilen kavram 19. yüzyılda ortaya çıkmış. Danimarka dışındaki dillerde tam bir karşılığı yok. Norveç dilinde rahatlatmak, yatıştırmak, huzur vermek anlamına gelen ‘’hugga’’ kelimesinden türemiş. İngilizcede sarılmak anlamına gelen ‘’hug’’ kelimesi ile de bağlantılı. Sıcak, samimi, rahat bir ev hissi olarak tanımlanan bu kavram Danimarka kültüründe çok önemli bir yere sahip. Danimarkalıların mutluluğunda o kadar büyük bir rol oynadığı düşünülüyor ki, Amerika ve İngiltere’de üniversitelerde ‘hüga’ dersleri verilmeye başlanmış.

'Hüga' nasıl yapılır? Peki, bu ‘hüga’ nasıl oluyor derseniz… Temelinde basit şeylerden keyif almak var. Mesela evde mumları yakıp, güzel bir kahve ve kekle, sıcacık bir battaniyenin altında kitap okumak... Pencerenin içine oturup dışarıyı seyretmek… Ama ‘hüga’ sadece yumuşak, tatlı ve sıcak bir ortamla sınırlı değil. Aile ve arkadaşlarla gerçek bir yakınlık ve bağ yaşamak ‘hüga’nın çok önemli bir parçası.

Ego, drama yok! ‘Hüga’nın anlamının derinliğini hissetmek için, dramadan uzak bir aile toplantısı hayal edin. Kimsenin iğneleyici sözler sarf etmediği, birbirini eleştirmediği, sürekli birşeylerden şikâyet etmediği huzurlu bir yemek. Herkes gelirken birşeyler getirmiş. Sofra elbirliği ile kurulup, elbirliği ile kaldırılıyor. Bütün iş tek bir kişinin üzerine kalmıyor. Kimse ilgi odağı olmaya çalışmıyor. Kimse bir diğerinden daha akıllı veya daha başarılı olduğunu ispatlamaya çalışmıyor. Sohbet rahat ve kolay akıyor. Herkes neşeli, birbirini ilgiyle dinliyor. Atıp tutan, surat asan, saldıran yok. Politika, aile sorunları, mal mülk üzerine bölücü tartışmalar, ağır konuşmalar yapılmıyor. Herkesin odağı yemeğin, sohbetin ve beraber geçirilen zamanın tadını çıkartmak. Size de biraz ütopik geldi mi? Hayat ve insan doğası bu kadar zor ve karmaşıkken böyle bir tabloda var olabilmek için bi takım insan üstü güçler gerekmez mı? Melahat yenge yine iğneleyip küçümsemeye başlayınca ne olacak? Lafı yapıştırmamak için Süperman falan mı olmak lazım?

Hüga ruhu Aslında değil. Danimarkalıların da her insan evladı gibi egoları, problemleri, zorlukları, zayıflıkları var. ‘Hüga’nın yazılı olmayan kuralı, kapıdan girerken, orada geçirilecek süre boyunca egoları dışarda bırakmak. ‘Hüga’yı bu kadar özel yapan şey de bu. 'Hüga' herkesin maskeleri dışarıda bırakıp, masaya sadece özündeki iyilik ve güzelliği getirdiği koruyucu bir fanus yaratıyor. Mutluluk ve uzun yaşam için sosyal bağların ne kadar önemli olduğunu gösteren o kadar çok araştırma var ki… Yakınlık ve bağ kurabilmek, stresle baş etmeye yardım ediyor, hatta bağışıklık sistemini güçlendiriyor. En uzun yaşayan toplumların ortak özelliği ne yiyip içtikleri değil, güçlü sosyal bağlara sahip olmaları. ‘Hüga güvenli bir alan yaratarak, egolardan, kızgınlıklardan, kırgınlıklardan arınmış, neşeli, huzurlu bir deneyim yaşamak demek. Ama ‘hüga’ ruhunu yakalayabilmek için istisnasız herkesin katılımı ve beraber geçirilen süre boyunca kurallara uyması kritik önem taşıyor. Tamam, herkesten sürekli melek olmasını bekleyemeyiz ama sadece birkaç saat için herkesin kendi iyi taraflarını öne çıkartıp pozitif ve yapıcı bir tavır takınması mümkün. İşte güzel bir ‘hüga’ deneyimi için herkesin uyması gereken temel kurallar:

1. Olduğunuz gibi gelin Kılıçları, kalkanları indirin. Aslında herkesin özünde iyilik var. Birşeyleri ispatlamaya çalışmaktan vazgeçince, çok daha yakın ve gerçek bağlar kurmak mümkün. Hırs, rekabet, böbürlenmek, mış gibi yapmak uzaklaştırırken, samimi, gerçek ve içten olmak yakınlaştırıyor.

2. Hüga’yı güvenli bir sığınak olarak görün ‘Hüga’ hayatta mücadele etmek zorunda olduğumuz zorluklardan uzaklaşabileceğiniz, kendinizi koşulsuz güvende hissedeceğiniz bir sığınak. Bu sığınağın tek kuralı, herkesin kendini güvende hissetmesini sağlamak için üzerinize düşeni yapmak. Eleştiri, yargı, negatif tutum ve davranışlar kapının dışında kalmalı. Bu herkesin yargılanmaktan endişe duymadan kendini açmasını sağlamak için önemli. Bağ kurabilmek için yakınlık hissetmek, bunun için de yargılanmakla ilgili bir endişe duymadan güvende hissetmek önemli.

3. ‘Hüga’nın bir takım oyunu olduğunu unutmayın Nasıl maç yaparken takım olmak gerekiyorsa, gerçek bir ‘hüga’ deneyimi de takım olmayı gerektiriyor. Kimsenin hatırlatmasına gerek kalmadan üzerinize düşeni yapın. Eğer alışveriş, pişirme, sofra kurma, ikram, getir götür, toplama, yıkama hep beraber yapılırsa, herkes ‘hüga’ deneyimine eşit oranda katılabilir ve keyif alabilir.

4. Eğer konu tartışma ve polemik yaratacaksa hiç girmeyin Evet ciddi, can sıkıcı, sabaha kadar tartışılabilecek bir sürü konu var. Zaten hergün kutuplaştıran konularda tartışmalarla yeterince zaman harcıyoruz. ‘Hüga’ bütün bunlardan arındırılmış bir zaman dilimi. Herkesin odağı haklı olduğunu ispatlamak yerine yemekten, sohbetten, sıcaklık ve samimiyetten keyif almak olmalı.

5. Sadece belirli bir zaman dilimi için olduğunu hatırlayın Egodan sıyrılmak, kimseyi yargılamadan, herhangi bir negatif söylemde bulunmadan, olumsuz bir tavır takınmadan, drama yaratmadan, sadece anı yaşamak hiç de kolay değil. Ama bunları sadece birkaç saatliğine devam ettirmek mümkün. Problemleriniz siz harika vakit geçirirken kapının dışında bekleyebilir.

6. Ortamı yumuşatın Sert ışıklar yerine mum ışıkları. Varsa bir şömine ve odun ateşi... Yumuşacık terlikler, battaniyeler. Herkesin en sevdiği yemekler, tatlılar, içecekler. Hem o kekten bir dilim daha yemek de serbest.

7. Cep telefonunuzu uzakta bırakın Ne kadar zor olsa da… Sosyal medya sahte bir yakınlık hissi yaratıyor. Telefonunuzu uzakta bir yerlerde bırakıp, karşınızdakileri gerçekten görmeye çalışın. Sihirli bir etki yaratabilir.

Bizde de yok mu? Ben bu yazıyı hazırlarken, 9 yaşındaki yeğenim gitarıyla gelip sana bir şarkı çalmak istiyorum dedi. Ne çalacaksın diye sordum. Bu şarkıyı herkes bilir, biraz dinle sen de hemen tanıyacaksın dedi. Sonra da ’Hayat Bayram Olsa’yı çaldı. Sözlerini hatırlar mısınız? İşaretlere inanır mısınız bilmem ama belki ‘hüga’ zaten kültürümüzde derinlerde bir yerlerde saklı ve onu tekrar hatırlarız.