YAŞAM

Kaybolan babasını yıllar sonra bulan kadının hikâyesi

Hawaii’li fotoğrafçı ve hukuk öğrencisi Diana Kim fotoğrafçılıkla küçük yaşlarda babasının fotoğraf stüdyosunda tanıştı. Şimdi 30 yaşında olan Diana o zamanlar 4-5 yaşındaydı. 5 yaşına geldiğinde Diana’nın anne ve babası boşandı. Ardından babası “kayıplara karıştı”.

Kalıcı bir ev bulmanın peşine düşen Diana ve annesi uzun yıllar akrabalarının evinde, arkadaşlarının yanında, parklarda, arabada yaşadı. O zor zamanlara inat Diana kendisi için mutlu bir hayat inşa etti. Evlendi, iki çocuğu oldu. Fotoğraf tutkusunun peşinden giderken bir yandan avukatlık yaptı.

2003 yılında, henüz öğrenciyken “The Homeless Paradise” (Evsiz Cenneti) isimli projesine evrilecek ilk adımını attı. Sokaklarda evsiz insanları fotoğraflayıp, hikayelerini öğrenmeye başladı. NextShark‘a şöyle konuşuyor Diana: “Evsiz insanları fotoğraflamaya başladım çünkü bir şekilde yaşadıkları zorlukları biliyordum. Görmezden gelinmek, bir kenara atılmış olmak nedir biliyordum. Çünkü aynı sıkıntıları ben de yaşamıştım.”

Diana’nın bu fotoğraf projesi yaşamını büyük oranda etkiledi. Hukuk okumaya bu sayede karar verdi. Ancak hayatının olayını 2012 yılında yaşadı. Honolulu’nun sokaklarında evsiz insanları fotoğraflarken Diana babasını buldu! Kendisini ve annesini yıllar önce terk eden adam şimdi evsiz, inanılmaz derecede zayıf ve eski püskü giysiler içindeydi. En kötüsü de Diana’yı tanımadı.

“Onu işlek bir kavşakta asfalta bakarken buldum. Saçları keçeleşmişti. Yaklaşmak istedim. Bir kararsızlık yaşadıktan sonra seslendim. Duymadı. Duyamıyordu. Bir adım daha yaklaşıp omzuna dokunacak cesareti topladım. Davrandım. Hala ses yoktu. Başını kaldırmadı. Dönmedi. Çabalarımı fark eden birkaç kişi vardı etrafımızda, kaldırımdan geçen. Onların bakışlarının tamamen bizim üzerimizde olduğunu hissediyordum. Meraklarının babamla benim aramdaki bütün boşluğu doldurduğunu hissedebildiğim anda bir kadın bana yaklaştı ve ‘Dert etme, o günlerdir burada dikiliyor.’ dedi.”

“Bir parçam bu kadına çığlık atmak isterken, o adamın benim babam olduğunu söylemek isterken hiçbir şey demedim. Kadına ‘denemek zorundayım’ demekle yetindim.”

O günden sonra 2 sene boyunca Diana babasının evi bellediği sokağa dönüp durdu. Bazen babası oradaydı, bazen değildi. Ağır derecede şizofren babası çoğunlukla hiçbir çağrıya cevap vermiyor bazen önündeki boşlukla kavga ediyordu. Tedavi görmeyi, ilaç almayı, yemek yemeyi, temizlenmeyi, Diana’nın getirdiği yeni kıyafetlerden herhangi birini giymeyi kesinlikle hepsini reddediyordu. Yanında otururken ya da arabasından babasını izlerken Diana bir gün babasının daha iyi olup olamayacağını düşünüyordu.

Durum ne kadar çaresiz görünse de Diana babasına yardımı kesmedi. Bu zor günlerden birkaç yıl sonra babası bir gün kendisine şunları söyleyecekti: “Diana, hayatında olmadığım için çok özür dilerim. Şimdi kendi ailen olduğu için çok mutluyum. Onlar için en iyisini yap. Benim için endişelenme ve başkalarının benimle ilgili dediklerine takılma. Beni mutlu etmek istiyorsan ailenle ol. Annenle benim yapamadığımızı yap. Herkesi kurtarmaya çalışmaktan vazgeç. Sadece kendin için ve ailen için endişelen. Bir de senin adını neden Diana koyduğumu unutma. Sen karanlıktaki ışıksın.” Bu sözleri duyan Diana blogunda yazdıklarına göre babasını affetti. Artık onu kesinlikle bırakamazdı.

2014’ün Ekim ayında babası kalp krizi geçirdi. Neyse ki bu durumu atlattı ve bu süreç tedaviye başlamasını sağladı. Sonunda kabul etmişti. Hayatının kontrolünü tekrar eline almaya karar vermişti. Aralık ayında bilmediği bir numaradan telefon geldi Diana’ya. Babasıydı. Kahve içmeye vakti olup olmadığını sordu kızına. Diana kabul etti ve hemen kendini dışarı attı. Bir zamanlar babasının fotoğraf stüdyosunun olduğu sokakta buluştular. Son iki yıldır babasının eviydi bu sokaklar aynı zamanda.

“Otoparka girdiğimde babamı orada gördüm ve kalbim neredeyse duracaktı. Beklediğimden daha iyi görünüyordu. Hastanedeki halinden kesinlikle çok farklıydı. Dakikalarca sarıldık sanırım.” diyor Diana. Birlikte bir Budist tapınağını ziyaret ettiler. Ardından babası onca yıl boyunca yanında taşıdığı eski fotoğrafları çıkardı. Birlikte oldukça duygusal anlar yaşadılar. “Babamla ilk kez bugün tanışmış gibi hissediyorum.” diye yazdı Diana blogunda. “Buluşmamız bir mucize gibiydi.”

Şimdi Diana babasının her geçen gün daha iyi olmasından dolayı çok mutlu. “Yapacakları var, umudu var, başarmak için isteği var.” diyor NBC News‘e Diana. “Arkadaşlarıyla zaman geçiriyor. İş arıyor. Güney Kore’deki ailesini ziyaret etmeyi planlıyor.” “Fotoğrafçılık sadece kareler yaratmaktan ibaret değil. Dünyayı deneyimlememi sağlayan, insanlarla ilişkilerimi paylaşabildiğim bir pencere benim içi... Devamını Gör

“Bu dünyada yaşıyor olduğumuz sürece, her yeni gün o “ikinci şans”ı kullanmamız için yeni bir fırsat. Pes etmediğiniz sürece başarısızlık diye bir şey yoktur. O hiç pes etmedi. Ben de ondan umudumu kesmedim.”